1 Aralık 2009 Salı

Civan perçemi (Bitkisel ilaçlar)

Civan perçemi (Marıa Treben-1994)


Eski bitki kitaplarında civanperçemi tüm hastalıkların ilacı olarak nitelendirildiğine göre onu pek çok hastalıkta kullanabiliriz.Bedeni temizleyici etkisi sayesinde yıllar boyu yer etmiş hastalıkları bedenimizden dışarı atabiliriz.Önemli olan denemektir.Civanperçemi’nin en iyi biçimde ve doğruca kemik iliğini etkilediğini ve orada kan üretimini düzene soktuğunu pek çok kişinin bildiğini hiç sanmıyorum Bu gücü sayesinde bitki kemik iliği hastalıklarında tıp biliminin çaresiz kaldığı durumlarda bile çay kürleri, banyolar ve tentür kullanımı yolu ile yardımcı olabilir.Civanperçemi akciğer kanamalarının durdurulmasında etkili bir ilaçtır.ve eğir kökü ile birlikte kullanıldığında,akciğer kanserini iyileştirebilir.Eğir kökü gün boyuca çiğnenir.ve civan perçemi çayı sabah ve akşam olmak üzere,günde iki fincan yudumlanarak içilir.mide kanamalarında ve basur kanamalarında olduğu kadar mide basıncı ve mide yanmalarına karşı bitki çayı çok kısa sürede başarı sağlar. soğuk algınlığında,sırt veya romatizma ağrılarında bitki çayı elden geldiğince sıcak olarak sık sık içilmelidir.çay böbreklerin düzenli çalışmasını sağlar iştahsızlığı giderir.gazları ve mide kramplarını karaciğer düzensizliklerine mide ve bağırsak kanalı iltihaplarını iyi eder ve bağırsak beze çalışmalarını düzenleyerek dışkılamayı kolaylaştırır.kan dolaşımına ve damar kramplarına karşı çok etkili olduğu için bitki çayını kroner yetmezliğinde hararetle önermek gerekir rahatsız edici vajinal kaşıntılar bitkinin kaynama suyu ile yapılan yıkama ve banyolar sayesinde yok olur.Civan perçemi çiçeklerinden basura karşı çok etkili bir merhem hazırlanabilir.



Civanperçemi (Maurıce Messegue-1998)

Truva kuşatmasında ateşli Aşıl yakışıklı Paris’in fırlattığı zehirli bir okla topuğundan ölüm kertesinde yaralanınca tanrıça afrodit, gözyaşları içinde,acısını dindirmek için ona civanperçeminden yararlanmasını önerdi Böylece,kesici silahlarla açılan yaralara karşı etkili bir ilaç olarak civanperçemi doğdu .Onun ”Aşıl, Venus’ün kirpikleri (veya tebessümü ya da gülüşü)gibi adları buradan çıktı .Birinci dünya harbinde 1914-1918 savaşında ilaç yokluğundan onlarca hafif yaralı askerin (Fran’sız asker hastabakıcıların anlatığına göre)Civanperçaminin kanamayı durdurucu temel özeliğe sahip niteliğinden önce,onda bulduğum öbür özelliklerinden bir kaçını belirtmek isterim.bu Bitki pekiştirici (takviye edici)ve kan toplanmasını gidericidir.Yaprakları ve çiçekleri sindirim sistemi içini iyi bir tonik niteliğindedir. Bu özelliklerinden başka spazm giderici kalp ferahlatıcı ve dolaşım sistemi düzenleyicisidir.Bu niteliklerinden ötürü civanperçemini özellikle** anjin dö puvatrin**ve ğöğüs sancılarından acı çekenlere salık veririm .



Civanperçemi (Dr. Adil Asımgil-1997)

Meksika’da Zuni yerlileri civanperçemini yanık tedavisinde kullanmaktaydı .Suyla kaynatarak elde ettikleri sıvıyı soğuk olarak yanık üzerine uyguluyor ve onun serinlik verici etkisinden faydalanıyorlardı.Bitkinin ismi achillea eski yunan savaşçısı achillea’dan gelmektedir.Truva savaşı sırasında Achillea ‘nın askerleri yaralarını civanperçeminden elde edilen bir ilaçla tedavi etmişlerdi O günden bugüne bitki askerlerin yaralarını tedavide ünlenmiştir.

2 Aralık 2008 Salı

Masalara Konu Olan Bal Kabağı




Masalara Konu Olan Ülkeler arası Bal kabağı
Gittikçe küçülen bir dünyada yaşıyoruz.Yalnızca kendi ülkemizin kültürlerden coğrafyasıyla sınırlı değiliz Ülkeler ve kültürler arasındaki uzaklıkların azaldığı, belki de bir gün tümden ortadan kalkacağı bir çağın eşiğindeyizAmerikada sonbaharın güzel rengi olan kavuniçiyi küme halinde yığılmış şekilde yansıtan Bal kabaklarını görünce Adapazarın da bol miktarda yetişen balkabaklarını görmüş kadar oldum.Bizim memleketinimizde bol miktarda yetişen daha çok köylerimizde tatlıları ve yemekleri yapılan Bir çeşit kış kabağı olan bu sebze, sadece güzel rengini yansıtmakla kalmayıp lezzetli , ayrıca vitamin dolu besin kaynağı olduğunu hatırladım.Balkabağı hem iyi bir besin maddesi olması, hem de şifalı özellikler taşıması sebebiyle bu sebzenin insan sağlığı açısından önemi olduğuna inanıyorum.Bizim kültürümüz içinde damak tadı olarak yediğimiz bal kabağı...Dünyanın bır ucunda biraz farklı Kültürlerde......31 Ekim günü.Bir Kasıma bağlayan akşam Amerika da Kutlanan adına HALLOWEEN denen bir gün olduğunu bu günde Marketlerde Bal kabaklarının üzerine "gülen yüzler"oyulduğunu Bal kabaktan pastalar kurabiyeler şekerler yapıldığını gördüm.Her sey bal kabağına ,rengine ağırlıklı kullanılmış.Bizde cadılar bayramı olarak tercüme edilen gün onların geçmişlerindeki herkesin farklı inanışlarına göre diğer bütün dinlerde olduğu gibi tarihin derinliklerine uzanıyor. "Halloween" sözcüğünün yapısına bakarak bu günün anlamını daha iyi anlayabilirsiniz. Halloween= All+Hollows+Eve sözcüklerinin birleşiminden türetilmiş. Ayrıca başka bir inanışa göre "Halloween", misyonerlerin Hıristiyanlığı yayarken Avrupa’da yaşayan Celtics adlı bir ırktan aldığı bir yıl önce ölen insanların ruhlarının ertesi yıl Halloween bayramında dünyaya inip, kendisine yeni bir beden araması inancıdır. İnsanlar üzerlerine eski, kötü, ürkütücü giysiler giyerek bu ruhları korkutarak, bedenlerine girmemesini sağlamak için yapılan bir gün olarak söylendiğini,bir başka söylentide genel olarak hasat mevsimindeki hasatları kaldırınca kötülüklerin bir dahaki yıla kadar etraflarından kaçırılması gelecek sene ıyı ürün alınması ,Meksikalıların yılbasıları ...........Ne olursa olsun bu harika besini güzel değerlendirmişler Balkabağı harika bir beta-karoten kaynağıdır, ayrıca başka vitamin ve minareller bakımından da zengindir. Bir küçük tabak balkabağı, günlük beta-karoten ihtiyacının yüzde 25'ini, C vitamini ihtiyacının yüzde 10'unu karşılar ve iyi miktarda potasyum içerir. Ayrıca iyi bir lif kaynağıdır.Araştırmacılar, bal kabağının içinde bulunan beta karoten sayesinde, vücudun hücrelerde meydana gelen hasarı önleyebildiğini belirtiyor. Havuç, domates ve yumurta sarısının içinde bulunan ve vücut tarafından A vitaminine dönüştürülen sarı renkli madde beta karoten, aynı zamanda gözlerde de katarakt oluşumunu önlüyor. Bal kabağının içinde bulunan lutein ve zeaxanthin adlı karoten cinsi, bal kabağını kansere karşı daha güçlü kılıyor. Sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşamla ilgili araştırmaları yayınlayan Real Age grubunun internet sitesinde yer alan haberde, düşük kalorili fakat yüksek besinli yiyeceklerin, insanları 4 yıl gençleştirdiği belirtildi. Kabağın şeker hastalarına faydalı olduğuna dair deliller de bulunmaktadır. Meksika'nın Metropolitan Autonomous Üniversitesi'nden Roman Ramos ve arkadaşları, yenilen bir grup sebzenin deneyle şeker hastalığı oluşturulan fareler üzerindeki tesirlerini incelemişlerdir. İncelemeler sonucunda bazı sebzelerle birlikte diyetle alınan kabağın da kan şekerini düşürücü tesiri olduğu tespit edilmiştir. Meksika'nın Ciudad Üniversitesi'nden Acosta Patino ve arkadaşları ise; bir grup şeker hastasına kabak özü vermişler ve bunun kan şekerinde düşüş sağladığını gözlemişlerdir. Bal kabağının Anavatanının Orta Amerika ve Meksika olduğu, buradan Kuzey ve Güney Amerika'ya; Amerika'nın keşfinden sonra da Avrupa'ya yayıldığı ileri sürülmektedir. Ancak kabakla ilgili hadisler, Amerika'nın keşfinden çok önce kabağın İslâm dünyasında bilinen ve tüketilen bir sebze olduğunu göstermektedir. (37-SÂFFÂT:)146-Fırlattik ve üzerine yaktın, yani bal kabagi cinsinden bir ağaç bitirdik. Gövdesiz, çabuk biter, çok çatallanır, uzar ve yaprakları büyük olduğundan gölgelige elverisli bir ağaç; gövdesi olmadigi halde buna ağaç denilmesi, çatallanip yükselebilmesinden dolayidir. Demek ki basinda bu kabağin bitmesi, çıktığı sirada hasta halinde bir siper olmasi içindi. Bunun basit bir teskilata isaret olmasi da düsünülebilir.)

22 Şubat 2008 Cuma

Zeytinyağı

Zeytin ve bu olağanüstü meyvenin bizlere sunduğu mucize zeytinyağı
Zeytin ve bu olağanüstü meyvenin bizlere sunduğu mucize zeytinyağı Tarihi insanlık kadar eski,çok medeniyete tanıklık etmiş olan zeytin ağacı yeryüzüne bir armağan olarak gönderilmiştir.Bu olağanüstü meyvenin bizlere sunduğu mucize zeytinyağı ise lezzetin ötesinde tam bir şifa deposu. Kutsal kitaplarda bolluğun bereketin adaletin,aklın,bilgeliğin,zaferin barışın sembolü olan zeytinyağı dini ayinlerde arınma ve kutsama maksadıyla Antik Yunan'da zeytinyağı ile yanan kandiller evleri aydınlatılmasında kullanılmış. Vücudun neredeyse bütün organlarına faydası olan zeytinyağı, saçlardan, dişlere kadar her bölgeye sağlık veriyor . Akdeniz Beslenme Modeli, son yıllarda pek çok araştırmada yer alıyor. Her öğünde zeytin ve zeytinyağı mutlaka öneriliyor. Sağlık ve lezzeti bir araya getiren Akdeniz Mutfağı’nın dünyaya sunduğu bu model, her geçen gün daha çok benimseniyor ve biraz daha geçerlilik kazanıyor.Kalp hastalıklarına dünyada en az Akdeniz ülkelerinde rastlanması ve bu ülkelerde ortalama yaşam süresinin uzun olması da, Akdeniz Beslenme Modeli’nin bir sebebi.olarak söyleniyor.Bu yörede sabah kahvaltılarında zeytinyağı ile yapılan soslara çok rastlanıyor. *Zeytinyağı şişesine kekik,biberiye dalı,tane karabiber,atarak bekletiliyor.Baharat aromalı zeytinyağını salatalarda,tuzlu kurabiye ve ev ekmeği yapımında kullanılıyor. *Sarımsaklı zeytinyağına rendelenmiş domates ve çekilmiş ceviz içi ekleyin.tuz ve baharatla tatlandırıp yaz kızartmalarının yanında çok kullanılıyor. *Yarım demet nane,yarım demet maydanoz temizlenir.Yarım litre zeytinyağını olan bir kavanoz da bir gece bekletilir.karışım mikserle püre haline getirilir.Kullanılacağı zaman ezilmiş sarımsak,salça,ceviz,galeta unu(ekmek içi),çekilmiş karabiber,kırmızıbiber,tuz ve limonsuyu ekleyerek kızarmış ekmeklerin üzerine sürek tüketebilirsiniz. *Hatay yöresinin bir tabağa aromalı zeytinyağı ,diğer tabağa zahter konuyor.Ekmek İlk önce yağa sonra zahtere batırılarak sabah kahvaltılarında yeniyor. *Kıyılmış fesleğen,ezilmiş sarımsağı,zeytinyağına ekleyin.hazırladığınız fesleğen sosunu makarna ,çorbalarda,közlenmiş patlıcan,domates,biber,mantar,hellim peynirinin üzerine dökerek servis yapılıyor. Akdeniz'in vazgeçilmez besin kaynağı ,bölge insanlarının güzellik ve sağlık iksiri olmuş.Anne sütü kadar yararı olduğu söylenilen zeytinyağının mucizevi etkisini saçlardan, dişlere, kemiklerden beyne kadar vücudun her organında görmek mümkün.Bir vitamin deposu olan zeytinyağı A, D, E ve K vitaminlerini içeriyor, dolayısıyla da her yaştaki insanın vitamin ihtiyacını gideriyor. Bu vitaminler sayesinde hücreleri yenileyip, doku ve organların yaşlanmasını geciktiren zeytinyağı, beynin daha uzun süre sağlıklı ve zinde çalışmasını sağlıyor. Beynin gelişimini ve kemiklerin güçlenmesini hızlandırıyor. zeytinyağı ağızda çalkalandığında dişlerin beyaz kalmasını sağlayıp, dişetlerini güçlendiriyor. Binlerce yıldır vücudun ovulmasında, masajlarda, banyolarda, yüz maskelerinde ve şampuanlarda kullanılıyor. Bekletilmiş zeytinyağı da vücudun ovulması, derinin soluk alması ve vücut uyuşukluğunun giderilmesi için tavsiye ediliyor. Sağlık açısından yarattığı birçok mucizeye ek olarak zeytinyağı, daha güzel görünmemize de yardımcı olur. Cildi ve saçları besler. Cildin genç görünmesini, saçların kuvvetlenmesini ve parlamasını sağlar. Örneğin, eğer saçınıza güzel bir bakım yapmak isterseniz, uzun saçlar için 1 yemek kaşığı zeytinyağı, 1 limon suyu ve 1 su bardağı birayı karıştırıp saçınıza uygulayınız. Biraz bekledikten sonra şampuanla temizleyiniz. Kalbinizi koruyor, kolesterolünüzü dengeliyor, mide rahatsızlıklarına engel oluyor, yemeklerden önce içilirse mideyi ülsere karşı koruyor. kısacası size sağlık aşılıyor. Üstelik güzel kokusunu ve lezzetini de esirgemiyor. Zeytinyağı, yağların içinde en kolay hazmedilenidir. Çünkü zeytinyağı, diğer yağlardan farklı olarak, midede bulunduğu sürede sindirim için gereken mide asitlerini azaltmaz. Midede kısa bir süre kaldıktan sonra bağırsaklarda sindirilir. Şeker hastalığı, vücudumuzda insülin hormonunun eksikliğine bağlı olarak kan şekeri dengesinin bozulmasına ve kandaki şeker düzeyinin ani olarak yükselip düşmesine yol açan bir hastalıktır. Son yıllarda yürütülen bazı araştırmalar, zeytinyağının, şeker hastalığının vücutta neden olduğu bazı rahatsızlıkları önlemede yardımcı olduğunu uzmanlar tarafından söyleniyor. Bunlardan en önemlileri, kalp ve damar hastalıklarıdır. İlk zeytin hasadının ne zaman ve hangi uygarlık tarafından yapıldığı bilinmiyor.beslenmedeki yerini kimlerle aldığı hakkında kesin veriler yok, tarih, zeytinyağı üretimine ilişkin en belirgin izlerin Akdeniz’in tam ortasındaki Girit Medeniyeti’ne, Milattan Önce 4500 yıllarına dek uzandığını gösteriyor.Zeytinyağı kültürünün Akdeniz’deki diğer kavimlere yayılmasında en önemli rolü Giritliler oynadı. Hem de yaklaşık 3000 yıl boyunca. Güçlü ticaret filolarına sahip Giritliler'in gerçekleştirdiği zeytinyağı ticaretinin günümüzdeki en canlı tanıkları, Knossos ve Faistos saraylarının yıkıntıları arasında bulunan 2 metrelik zeytinyağı küpleri. “Pithoï” denilen bu dev küplerle beraber bulunan tabletlerde ise, o günkü zeytinyağı ticaretinin nerelere yapıldığını ve zeytinyağının nerelerde üretildiğine dair bilgiler yer alıyor. Aslında, zeytinyağı kültüründe, Anadolu coğrafya olarak hep vardır. Ama ön planda görünen ise Ege’nin karşı yakasıdır. Çünkü, Homeros’un Batı Medeniyeti’ndeki tartışmasız ağırlığından ötürü, zeytinyağı kültürünün merkezine sürekli olarak Antik Yunan yerleştirilir.Zamanla Akdeniz ülkelerine yayılan zeytinyağı şu anda bu ülkelerle özdeşleşmiş durumda. Zeytin ve zeytinyağı üretimi yoğun olarak özellikle İtalya, Arjantin, Brezilya ve Şili'de yapılıyor. Milattan Önce birinci yüzyılda Romalı soylu Apicius'un yazdığı kitap,sadece orjinal yemek tarifleri derlemesi değil aynı zamanda zeytinyağının kullanımı konusunda da bir rehber niteliğini taşıyor. Eski Ahit’te yer alan efsanelerden biri, Hazreti Nuh ve tufandan bahseder. Yarattığı ademoğlunun yeryüzüne kötülük tohumları saçtığını gören Tanrı, onu bir tufanla cezalandırmaya karar verir. Ve Hazreti Nuh’a bir gemi yapmasını, bu gemiye her temiz hayvandan erkek ve dişi yedişer, her temiz olmayan hayvandan erkek ve dişi ikişer ve kuşlardan da erkek ve dişi yedişer tane almasını söyler. Ardından büyük tufan başlar, Hazreti Nuh ve gemisindeki canlılar hariç, yeryüzü üzerinde yaşayan her şey silinir. Tufan durulduğu zaman Hazreti Nuh, suların çekilip çekilmediğini anlamak için geminin penceresinden bir güvercin salar. Güvercin, ağzında yeni koparılmış zeytin yaprağıyla gelir. O zaman Nuh, suların yeryüzünden çekildiğini anlar. Ağzında zeytin yaprağı tutan güvercin, o günden bu güne, ümidin ve barışın, tufanın yok edici gücüne karşı direnen zeytin ağacı ise, ölümsüzlüğün simgesi olur. Türkler, Anadolu'yu Doğu Roma İmparatorluğu'ndan devralırken, Romalıların zeytinyağı kültürünü korudular, korumanın da ötesinde zenginleştirdiler. Anadolu'daki kültürler mozayiği Osmanlı potasında eridi ve ortak bir Anadolu kültürü oluştu. Zeytinyağlı yemeklerin Osmanlı mutfağında daima çok özel bir yeri oldu. Zeytinyağıyla yapılan yemekler, Osmanlı döneminde şehirden köylere kadar yaygınlaştı. Osmanlı mutfağı, bugünkü yemek kültürümüzün de temelini oluşturdu. ZEYTİNYAĞI ÇEŞİTLERİ Naturel zeytinyağı:Yeşilimsi sarı renkte, zeytinin koku ve tadını en doğal biçimde muhafaza eden zeytinyağı çeşididir. Doğal haliyle, işlen­meden de yenilebilir. Kendi içinde gruplara ayrılır. a)Sızma:Asit oranı en düşük olan ve doğal yöntemlerle üretilen zeytinyağı çeşididir. Asit oranı en fazla yüzde l'dir. Genellikle çiğ olarak salatalarda tüketilir. Pişmiş sebzelere ve makarnalara sos olarak eklenebilir. b)Naturel: Asit oranı yüzde 1-2 arasında değişir. Sızmaya oranla daha yoğun bir zeytin tadına sahiptir. Aynı zamanda daha ekonomiktir. Rafine zeytinyağı:Asit oranı yüksek olan zeytinyağının yenilebilir nitelikte olması için rafine edilmesi gerekir. Rafine edilen zeytinyağının asit oranı sıfırdır ve zeytinyağının kalitesini bozan maddelerden arındırılmıştır. Riviera:Bu tip zeytinyağı rafine ve naturel yağların belirli oranlarda karışımından elde edilir. Özellikle yemek ve kızartmalarda kullanılır. Karışım oranları ve naturel tipin özellikleri rivieranın lezzet ve kalitesine bağlıdır.

Ayva

Akdeniz ve Asya ülkelerinin en eski meyvelerinden biri olan ayva gülgiller familyasından gelir. Soğuk iklimde yetişen, sarı renkte, tüylü, mayhoş, dokusu sertçe ve ufak çekirdekli bir meyvedir. Protein, karbonhidrat, kalsiyum, demir, fosfor, potasyum, sodyum ve C vitamini içerdiğinden vücut için birçok faydası bulunur. Şeker ve tanen gibi maddeler ihtiva eder. İçerdiği yüksek pektinden dolayı ayvadan reçel, pelte ve şekerleme yapılır. Yüksek tansiyonu olan ve kabızlık çeken kişiler tarafından tüketilmesi önerilmez. Ne işe yarar? Mide ve bağırsakları kuvvetlendirici özelliktedir ve incebağırsak iltihabını giderir. Kanı temizler. Karaciğer tembelliğini giderir. Safra akışını sağlar. Çarpıntıyı dindirir. Kadınlarda görülen beyaz akıntıyı keser. Bronşit ve öksürükte faydalıdır. İshali durdurur. Ateş düşürücüdür. Strese karşı etkilidir. Kurutulmuş ayvanın suda bekletilmesiyle elde edilen sıvıyla yapılan gargara, boğaz iltihabını giderici özelliğe sahiptir.

23 Ocak 2008 Çarşamba

Enginar


Enginar Eski çağlarda her derde deva olarak kabul edilen, ilaç niyetine tüketilen Mineral ve vitamin bolluğu açısından zengin bir sebze....

Ülkemizde de bol miktarda yetişen enginarın yerli çeşitlerinden başka Bayrampaşa, Darıca, Sakız enginarları sayabilir. Ağırlıklı olarak Ege'de yetişen enginarın küçük göbek ve geniş çanaklı tipleri bulunuyor. Büyük kentlerde enginarların Bayrampaşa olarak adlandırılan olgunlaşmış geniş çanaklı tipi, ayıklanmış ve soyulmuş halde satılıyor.

Türkiye'de enginar en çok zeytinyağlı olarak tüketiliyor. Ege bölgesinde enginar çoğunlukla çok tazeyken kabukları ile pişiriliyor. Bu körpe kabuklar da yeniyor. Diğer bir şekli de bebek enginar olarak tümünün pişirilmesi. Ama bu hali ülkemizde hemen hemen hiç kullanılmıyor. Bazı ülkelerde ateşin közünde bütün olarak pişiriliyor.
Doğu Akdeniz ve Afrika kıyılarında özellikle etli çeşitleri de mutfaklarda yer alıyor. Batı Akdeniz ve Avrupa'nın iç kesimlerinde ise çoğunlukla küçük ve körpe enginarların konservesi yapılıyor, salata ve garnitür olarak tüketiliyor.

Karaciğerin ve kalbin büyük dostu olan bu enginarı doya doya mevsiminde yemek gerekir diye düşünüyorum. Yemeğini yapması aslında çok zor olmayan bu sebze için bir takım küçük ayrıntılara dikkat edilirse çok lezzetli olduğunu görebiliriz. Bizde en çok Ege bölgesinde bilinen bu sebze aslında Akdeniz ülkelerinin tümünde pişiriliyor. Satın alırken olabildiğince küçük olanları seçmenizi öneririm. Enginarın çanağı küçüldükçe içindeki kılçıklar azalıyor. Enginarı soyulmuş olarak alıyorsanız satıcının soyulmuş enginarları limonla ovması ve yine limonlu su dolu bir torbaya koyması gerekir. Hemen limonlu su dolu bir kaba atmak kararmaması için gereklidir. Piştikten sonra da üzerine biraz dereotu serpmek unutulmaması gerekenlerdendir.

İsteğe bağlı olarak enginarin taze sap kısımları içine doğranırsa değişik bir tat verir. Bol miktarda potasyum, kalsiyum ve manganezden başka A, B1 ve C vitaminleri içeren enginarın en büyük özelliği karaciğeri temizlemesi ve safranın kolay akışını sağlaması. Romatizmalılara salık verilen enginar, unlu yiyeceklerin sindirimini kolaylaştırdığı gibi idrar söktürücü özelliğe da sahip. Diyet yapanlar için göz ardı edilemeyecek olan enginarın 100 gramı 53 kalori. Tam da mevsimi gelmişken lezzet denemeleri yapmak elinizde. ''Ender Saraç'' okuduğum bir yazısında ''her yıl tam bu zamanlarda 40 gün birer adet enginar yenilmesini ve yapraklarını kaynatarak birer bardak 140 gün içilmesini'' öneriyor.

Sinir hastalıkları, romatizma, skorbit hastalıklarında çok iyi sonuçlar alındığı Enginarın afrodizyak özelliği çok eski devirlerden beri biliniyor. Karaciğer ve safra kesesinin düzenli çalışmasını sağlıyor. Karaciğerdeki öd üretimini tetikleyerek fazla alkolün işlenmesini kolaylaştırıyor. Dolayısıyla alkolün karaciğere çok fazla zarar vermesinin de önüne geçiyor, antioksidanlar, karaciğer çevresindeki hücrelerin yapranmasını engelleyerek hastalıkları önlüyor. İçeriğindeki luteolin maddesi sayesinde kötü kolesterol LDE'yi düşürüyor. İyi kolesterol HDL'yi yükselterek de kalbi koruyor. Karın ve mide ağrılarına iyi geliyor. Yalnızca enginar yemek dahi kan şekerini dengede tutarak sık sık acıkmayı önlüyor ve diyabetle savaşıyor.

Dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta da emzikli annelerin, böbrek ve mesanesinde iltihap olanların bu bitkiden uzak durmaları gerekiyor. Ülkemizde enginarın pilavı, etlisi, zeytinyağlısı, içbaklalısı yapılıyor. Fakat başka bir çok pişirme yöntemleri de yaratılabilir. Enginarları ayıkladığını ve limonla ovup limonlu suda bekletmek gerektiğini mutfakta iş yapan kişiler bilirler. Garnitürü için bezelye, havuç ve isteğe bağlı küp şeklinde doğranmış patatese ihtiyaç vardır. Diğer tariflerini sebzelerde bulabilirsiniz bu güzel yiyeceği bahar mevsiminde bol bol yemeniz tavsiyesiyle

13 Aralık 2007 Perşembe

Üzüm


ELMA

Yazılarımızda Şiirlerimizde Her an konu olan ElmaGökten üç elma düştü'' ''Yarım elma gönül alma'' ''Elma Şekeri'' ''Şiirlerimizde'' ''Pamuk Prenses masalındaki elma''Sevgiliye mesajmış eski devirler de sevgiliye verilen elma bir anlam taşırmış, elma verilirse ''İtiraf etmem gerek seni görünce şeytana uyasım geliyor; ya senin fikrin'' demekmiş.

Gençlik ve sağlık iksiri olarak, içerdiği vitamin ve mineraller nedeniyle güzelleşme ve zayıflamanın yanı sıra hastalıklara karşı korunmak için her öğün elma yenmesi uzmanlar tarafından öneriliyor. Elmada sindirilebilir şeker, bedenin dengesi için çok gerekli enzimler, temel asitler ve potasyum, sodyum, kalsiyum, fosfor gibi madenler bulunuyor. Diyetler için de mükemmel bir seçenek olarak görülen, içinde birçok vitamin ve mineral bulunduran elma, elma sirkesi,elmadan yapılan yiyecekler vücudun sağlığı için ideal bir meyve .......

.Eski Mısır'da kadınlar, elma sirkesini güzellik bakımında kullanırlardı. Asurluların kulak ağrılarını, sirkeli bandajlarla tedavi ettikleri rivayet edilmektedir. Antik devirde tıbbî ilâç olarak kullanılmış ve hararet kesici içecek olarak kabul edilmiştir. Orta Çağ'da Hildegard von Bingen (1098-1179) elma sirkesinin şifalı tesirine dayanan ve bugün tekrar keşfedilen birçok reçete ve tedavi metotları hazırlamıştı. İslâm tıbbına dev eserler veren başta İbn-i Sînâ olmak üzere, birçok ilim adamı sirkenin özelliklerinden bahsederler.Modern tıbbın ve eczacılığın abartılı baskısı sebebiyle uzun süre elma sirkesi ile yapılan tedavi unutulmaya yüz tutmuştu. Şifa kaynağı olarak tekrar keşfedilmesini öncelikle Amerikalı tabib Dr. De Forest Clinton Jorvis'e (1881-1945) borçluyuz. Bu işe gönül vermiş olan Amerikalı doktor, hastalarının yaptığı sirke mayalama işlemlerini notlarına kaydetmiştir. Eseri ancak ölümünden sonra yayınlanmış ve yüksek miktarda satılmıştır.

TİGEM (Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü) Yayın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürü Nabi Yıldız yaptığı açıklamada, elmanın (Malus domestica) bileşiminde % 85 su, % 12 şeker, pektin, organik asitler, soda, fosfor ve tanen ile A, B1, B2, C, E ve PP vitaminleri bulunduğunu belirterek, bu meyvenin, içerdiği organik asitler, soda ve fosfor yardımı ile beyin, karaciğer ve mideyi olumlu etkilediğini kaydetti.Elma sirkesinin de doğal bir hayat iksiri olduğunu vurgulayan ''Nabi Yıldız en etkili kullanım biçiminin, çiçek balı ile karıştırılarak elde edilen olduğunu söyledi. ''1 bardak su, 1 tatlı kaşığı elma sirkesi ve 1 tatlı kaşığı çiçek balının iyice karıştırılarak'', devamlı aç karnına küçük yudumlarla içilmesinin, vücudun bağışıklık sistemini güçlendirdiği ,sirkenin içerdiği yüksek orandaki potasyum sayesinde kalp kasları dahil olmak üzere tüm kas yapısının da güçlendiğini bildirildi. Sirke-bal kokteyli sayesinde, sık sık grip, soğuk algınlığı veya üst solunum yolları iltihabına yakalanan kişilerin bağışıklık sistemlerinin güçlendiği belirtildi. Elma sirkesi-bal kokteyli sürekli içilirse ve salatalarda elma sirkesi kullanılırsa, yüksek kolesterolü düşürdüğü kaydedildi.'' dedi

Elmanın içindeki değerli maddelerden, hayatımız için önemli pek çok sayıda mineral ve vitaminlerden faydalanmak gerektiğini söyleyerek;İçerisinde birçok mineral ve vitamin bulunduran elmanın faydaları saymakla bitmiyor.Hoş kokulu, ferahlık verici olmasının yanında besin değeri de son derece yüksek,Elma B3 ve E vitamini, potasyum ve bol miktarda pektin içerir.Kalp için: Elmadaki etkili maddelere yeni keşfedilen "Phenylalanin" de eklendi. Bu madde, vücutta bulunan ve kalbin çalışmasında destek olan Q enzimini faaliyete geçirir.Besinlerin verimli kullanımını, metabolizmanın sağlıklı işleyişini, vücudun asit alkali dengesini korumasını sağladığı, kalsiyumun daha verimli kullanımını sağlayıp bir yandan kemiklerin yeniden gerekli kalsiyumu almasını desteklerken bir yandan da eklemlerdeki kalsiyum birikimini kırar olduğu uzmanlar tarafından yazılmıştır.

Yemekten önce elma rendelenip rengi koyulaştırıldıktan sonra yenildiğinde sindirim yetersizliğine karşı iyi gelir. Olmamış(Ham) elma rendesinin ishale karşı başarılı şekilde kullanılabilir.Elma kürünün de gut, böbrek ve mesane hastalıklarıyla hemoroide iyi geldiği kaydedildi. Öğle yemeğinden önce yenen bir elma, bağırsakta bakterilerin çoğalıp azalmasını ayarlamada rol oynar ve bu sayede kabızlığı önler.Bağırsaklardaki parazitlerin dökülmesini sağlar.Açıkçası elma suyu kan suyu gibi değerlidir.Üç gün boyunca başka bir şey yemeden(bol su içerek) Günde 6 elma yiyerek yapacağınız 8 haftalık bir kürle, kan değerliklerinizi olması gereken ideal değerliklere getirip, fazla kan yağı ve kolesterolden kurtulabileceğiniz uzmanlar tarafından söyleniyor.Demir eksikliği olan kişiler tarafından bol miktarda yenmesi öneriliyor. Demir, C vitamini ile birleştiğinde organizma tarafından mümkün olduğunca iyi şekilde alınır.Elmada her ikisi de vardır. Elma suyu yemeklerde içildiğinde , alınan yağların vücutta birikmesine engel olur.Romatizma, gut ve mide rahatsızlıklarının (Gastrit, Ülser) panzehiridir.Böbreklerin temizlenmesine yarar.Bedensel ve zihinsel yorgunlukların giderilmesinde etkin rol oynar.

Zayıflamak için: Elmada sadece 50 kalori vardır. İçinde bulunan petkinden dolayı doyurucudur. Zayıflamak için mükemmel bir meyvedir. Düşük kalorili olduğu için şişmanlığı önler, kan şekeri düzeyini ve yüksek tansiyonu olumlu bir şekilde etkiler.Taze elma suyu ile yıkanan kırışık ve pörsük derinin canlılık ve tazelik kazandığı görülmüştür.Elma suyunun içindeki bitki besinleri, kalp ve akciğer kanseri rahatsızlıklarına yakalanma riskini azaltır. Damar sertliğini önler, kan basıncını düşürerek tansiyonun yükselmesine engel olur.Baş ağrısına iyi gelir, Kolesterolü düşürür. Elmadaki petkin maddesi, zararlı kolesterolü (LDL) düşürür; atardamarları koruyan faydalı kolesterolü (HDL) yükseltir.

“Elma sirkesi cilt rahatsızlıkları, yaralanma, güneş yanığı, baş ağrısı, mide rahatsızlığı, kadın hastalıkları, soğuk algınlığı ve ateşli hastalıklar gibi pek çok hastalığa iyi gelmektedir.Hafif baş ağrısı için, alın elma sirkesiyle ovulur.Bir ölçek mutfak tuzu, dört ölçek elma sirkesine katılıp, günde birkaç kere derinin döküntülü kısımlarına sürülürse, derhal döküntü kaybolur. Siğil ve nasırları kontrol altına alır, bereler ve şişmeler iyileşir.Böcek sokmalarında sirke sürülerek ağrı ve şişmeler giderilebilir. Sirke, dezenfekte özelliği de göstermektedir.

*Elma sirkesi, çörekotu ve nar kabuğu ile hazırlanan macun, sivilce, egzama, sedef hastalığı, ayaklarda mantar ve diğer cilt rahatsızlıklarına iyi gelmektedir.

*İki bardak elma sirkesini bir bardak öğütülmüş çörekotu tohumuyla karıştırınız.

*Altı-yedi saat bu karışım bekletilir ve bir kompres veya benzer bir şeyle süzülür. Daha sonra 24 saatliğine çökelmeye bırakılır.

*Arta kalan sıvı kısmını dökünüz, elde edilen çökeltiyi öğütülmüş nar kabuğu ve elma sirkesiyle (4; 2; 1) nisbetlerinde karıştırıp, fırında kısa bir süre ısıtınız. Bu macunun altına aynı miktarda saf çörekotu yağı sürünüz. Geceleyin hastalıklı bölgeye sürülen bu macun; sivilce, egzama, sedef hastalığı, ayaklarda mantar ve diğer ciltte oluşan acı veren rahatsızlıklara iyi gelmektedir.

Yaşlılık lekeleri, elma sirkesi-soğan suyu karışımıyla giderilebilmektedir.Banyo suyuna katılan sirke vücudu ve saçları dinç tutar.

*Ergenlik sivilcelerine karşı, her yemekten yarım saat önce, içine 1 tatlı kaşığı elma sirkesi eklenmiş 1 bardak su için. Yüzünüze buğu banyoları uygulayın: 1 litre kaynar derecede sıcak suya 4 yemek kaşığı elma sirkesi ve 2 yemek kaşığı dolusu mayıs papatyası ekleyin, 1-2 kere karıştırın ve başınızı büyük bir havluyla örterek 5-10 dakika gözlerinizi yumarak bekleyin. Yüzünüzü suya çok yaklaştırmayın! buharına tutun.Nezle, girip ve soğuk algınlığı, boğaz ağrılarına, sirkeli su buharı çok faydalı olduğu birçok uzmanlar tarafından yazılmıştır.Bağışıklık sistemi için Elmadaki C vitamini vücudun savunma sistemini kuvvetlendirir. Bunun sonucu olarak soğuk algınlığı virüsleri vücuda giremezler.Metabolizmanın çalışmasını sağlayan yakıt olan sirke asidi, kim muntazaman elma sirkesi tüketirse, sindirimi kolaylaştırmış ve metabolizmasını harekete geçirmiş demekmiş.

*Mafsal ağrılarılarınaBurada eski bir Amerikan ev reçetesi olan mineral-püresinin tarifini vereyim. Bununla akut mafsal iltihabına (arthritis) iyi geldiği söylenir.Mineral-püresi Yarım greyrfrut, bir portakal, bir limon, iki kereviz sapını küçük küçük doğrayarak dört bardak su ilâve edip bir saat kaynatınız. Daha sonra malzemeyi süzgeçten geçirip iki çay kaşığı elma sirkesi ve bir çay kaşığı İngiliz tuzu (magnezyum sülfat) ilâve ediniz. Sabah akşam bir yemek kaşığı, bu püreyi bir bardak su ile içiniz.

*Çürük diş, dişeti iltihaplarına karşı, elma sirkeli su ile ağız çalkalanmalıdır. Kahvaltıdan biraz önce, elma sirkeli su, sabah bulantısını giderebilir. Dişler için yemeklerden sonra yenen elma, çoğu zaman diş fırçalamaktan daha iyi etki yapar. Çünkü elma çiğnenirken dişlerin arası çok iyi bir şekilde temizlenir.Taze bir elma hem bol çiğnemeyi gerektirdiğinden hem de asitli suyu dişleri temizlediğinden oldukça faydalı.

*Elma sirkesi; elmayı beş parçaya ayırın, cam bir kavanozu atın(normal bir kavanoz için iki elma yeterli)yaklaşık bir ayda sirkeniz hazırYa da elmayı yerken ayıkladığınız kabuklarını soyup kavanozdaki suyun içine atarak üzerine yeteri kadar su ekliyerek de yapabilirsiniz.Az miktarda elma sirkesi, sindirime çok fayda sağlar. Yemekler düzenli olarak bir yudum sirke ile tatlandırılmalıdır.

*Prof Dr. Dieter Treutter, elma yemeğe karar verdiğinizde sarı-yeşil renkteki elmayı kırmızı renkteki elmaya tercih etmenizi ,.Çünkü sarı-yeşil renkli elmadaki C vitamini dahil tüm diğer faydalı kimyasal maddeler kırmızı elmanın 2 katı , sarı-yeşil bir bir elma, 2 kırmızı elma değerinde,olduğunu elmanın diğer faydalarından okula giden çocukların beyin yapısına olumlu etki yaptığını - Menopoza giren veya girmek üzere olan kadınlar, ruhsal gerginliklerini günde sadece 4 elma yiyerek % 40 oranından azaltabilir,olarak söyleniyor.

Bu Kadar güzel bir meyveyi her an yemeniz dileğiyle.......